Nea Nepal'de

Bölüm 22

WWW.ASTROSET.COM

İÇİMİZDEKİ BİLGELİK ve DOĞRU DURUŞ

" Buda kendini bulduğunda varolan her şeyin Buda doğasına sahip olduğunu da buldu. "

  Asita’nın dağ köyündeki küçücük kulübesine geri döndüğümüzde gerçekten kendimizi evimize dönmüş gibi hissettik.
  Bizi eve tırmanırken gördü ve karşılamaya çıktı. Yüzündeki çok memnun ve sevinçli ifadeden her şeyin yolunda gittiğini anladık.
  Bize sevgi dolu gözlerle bakıyor ve sanki taa yüreğinden kutluyordu. Bütün yorgunluğumuz bir anda geçti. Ben hemen o güzel ot çayından içmek için mutfağa koştum. Doğanla ikisi arka bahçeye geçmişlerdi bize. Köylerde neler yaptığımızı, neler yaşadığımızı, ne gibi haller geçirdiğimizi sordu. her şeyi iyice anlamak istiyordu. Sonra “hadi bugün dinlenin sizi serbest bırakıyorum. Yarın sabah erkenden kendi iç yolculuğumuza çıkarız. Çok acıkmışsınız görüyorum ama artık size kendi gücünüzü kullanmayı işaret etmek istiyorum. Ben hep yanınızda olamam. Başka birileri daha gelmek için aşağıdaki köyden aracılarını göndermişler, erteledim, sizinle işim bitmedi ama bitmek üzere.”

  Söylediklerine hiç şaşırmadım, tam da böyle tahmin etmiştim daha doğrusu hissetmiştim demek daha doğru galiba.
Sabah hepimiz çok erken uyandık, hava öyle güzeldi ki, sabah çiğleri hala yaprakların üzerinde duruyor. Gün doğuşunun hafif serinliği içimizi ürpertiyordu. Hemen meditasyon odamıza koştuk. O çoktan gelmiş hatta meditasyona başlamıştı bile.
  O odada sürekli buhurdanlık kullanmaktan ötürü ortama son derece mistik hava katan bir koku vardı. Kokuyu içime çeker çekmez canım gözlerimi kapatmak istiyordu. Evde de tütsü yakarım meditasyondan önce dedim kendi kendime ve hemen gevşemeye başladım.
  Bizi evrenle bütünleştiren hafif beden hareketleriyle şakralarımızı evrensel enerjilere açtık ve güneşi selamladık. Artık hazırdık. Arka bahçeye geçtik rahatsız edilmemek için. Köylüler onu arka bahçede hiç rahatsız etmiyorlar, orada birileriyle çalıştığını ya da kendi kendine özel çalışmalar yaptığını biliyorlardı. Ancak ön bahçede ya da evdeyse, yanına gidiyorlardı. Bu aralarında sessiz sözsüz oluşmuş bir adetti.
  Çayından yudumladı, gözlerini ileriye doğru dikti, bir süre derin derin uzaklara baktıktan sonra “bugün sizlere çok önemli, uygulamaya yönelik temel konulardan söz edeceğim ” dedi ve anlatmaya başladı:

  Zihin ve beden hakkında
 “Bu söyleşimizde öncelikle, zihin ve beden hakkındaki bilgilere değinmek istiyorum; dikkat ettiyseniz yoğun bir bilgi çalışmasının ardından hemen beden egzersizleri yapmanızı istiyorum. Aydınlanma ve doğru uygulama için zihin ve beden bütünlüğü oldukça önemlidir. Zihniniz ve bedeniniz iki değildir, bir de değildir. Eğer zihninizin ve bedeninizin iki ayrı şey olduğunu düşünüyorsanız bu yanlıştır, eğer ikisinin tek şey olduğunu düşünüyorsanız aynı şekilde bu da yanlıştır. Zihniniz ve bedeniniz hem iki ayrı şeydir, hem de birdir. Genellikle, eğer bir şey tek değilse o zaman çoktur diye düşünürüz. Oysa gerçek anlamda yaşamımız yalnızca çoğul değil, aynı zamanda da tekildir de. Her birimiz hem bağımlıyız hem de bağımsız.
  Bir şey yapmak, kendi doğamızı yansıtmaktır. Başka bir şeyin hatırı için varolmayız. Kendimiz için varoluruz. Bu, incelediğimiz bilgide görülen temel öğretidir. Tıpkı nefes alıp verirken uyguladığınız oturuş gibi ayakta durmak içinde bazı kurallar vardır. Fakat bu kuralların amacı herkesi bir örnek yapmak değil, herkesin kendini özgürce ifade etmesini sağlamaktır.
  Aydınlanmak istiyorsanız kendi zihninize ve bedeninize sahip olmalısınız. Ama genellikle farkında olmadan, kendimize sahip olmadan, kendimiz yerine başka şeyleri değiştirmeye, kendi dışımızdaki şeyleri düzeltmeye çalışırız. Oysa eğer kendiniz düzenli değilseniz, başka şeyleri de düzenleyebilmeniz olanaksızdır. Yani bazı insanlar işlerini, eşlerini, evlerini değiştirseler her şeyin değişeceğini sanmakla çok yanılırlar. İşe önce kendilerinden başlamazlarsa sonu hüsran olan olaylar dizisiyle karşılaşmak onları daha da çok üzecektir. Oysa yapmanız  gerekenleri doğru zamanda ve doğru bir şekilde yaptığınızda geriye kalan her şey kendiliğinden düzelecektir. ‘Patron’ sizsiniz. Patron uyurken herkes uyur. Patron bir şeyi doğru yaptığında, herkes her şeyi doğru olarak ve doğru zamanda yapar. Bu kendini tanımanın sırrıdır.
  Bu nedenle yalnıza nefes talimi ve meditasyon yaparken değil, her eyleminizde dağılmadan doğru duruşunuzu koruyun. Arabanızı kullanırken doğru oturun, kitap okurken doğru oturun. Eğer kaykılmış bir şekilde kitap okursanız uzun süre uyanık kalamaz, uykuya dalarsınız. Deneyin!... Doğru söylediğimi ve doğru duruşu korumanın ne kadar önemli olduğunu siz de göreceksiniz. Uygulama yapmak gerçek öğretidir. Kağıdın üzerine yazılı olan öğreti gerçek öğreti değildir. Yazılı öğreti, beyniniz için bir tür besindir. Beyniniz için biraz besin almanız şüphesiz önemlidir, fakat doğru yaşam yolunu bulmak için çalışarak, emek vererek kendiniz olmanız çok daha önemlidir.

  Aydınlanma ve doğru duruş
  Buda kendini bulduğunda varolan her şeyin Buda doğasına sahip olduğunu da buldu.
  Bu, onun aydınlanmasıydı. Aydınlanma hoş bir duygu ya da özel bir zihinsel durum değildir. Doğru şekilde oturduğunuzda ortaya çıkan zihinsel durumun kendisine aydınlanma diyebiliriz. Aydınlanma ile doğru duruş arasında çok sıkı bir bağ vardır. Aydınlandım ama doğru duramıyorum derseniz herkes size güler…
  Sonuçta ‘Sen’ demek, sen biçimindeki evrenin bilincinde olmak, ‘Ben’ demek, ben biçimindeki evrenin bilincinde olmaktır.
  Yapmamız gereken tek şey olayları olduğu gibi yaşamaktır. Bir şey yapın! Ne olursa olsun, hatta bu, bir şey yapmamak bile olsa onu yapın. Şu anın içinde kalmaya özen gösterin. Oturduğunuzda soluğunuza yoğunlaşın, döner bir kapı olun ve yapmanız gerekeni yapın. Bu duruş çalışmasıdır. Bu çalışmada karmaşa yoktur. Eğer bu tür bir yaşam kurarsanız hiçbir karmaşaya kapılmazsınız. Sadece oturur, nefesinize yoğunlaşır, döner kapı olur ve eyleminizi asıl siz ya da büyük siz olarak rahatlıkla yaparsınız.

  Şu noktada konuyu daha iyi anlamanız için usta Tozan’ın sözlerini aktarmak isterim sizlere şöyle der:
 ‘Mavi dağ, beyaz bulutların babasıdır. Beyaz bulut mavi dağın oğludur. Birbirlerine bağımlı olmadan, gün boyunca birbirlerine bağlı yaşarlar. Beyaz bulut daima beyaz buluttur, mavi dağ ise daima mavi dağdır.’
  Bu yaşamın saf ve berrak bir yorumudur. Beyaz bulut ve mavi dağ benzeri çok şey vardır. Kadın ve Erkek, öğretmen ve öğrenci bunlar birbirine bağlıdırlar. Fakat mavi dağ beyaz bulut tarafından rahatsız edilmemelidir. İkisi de oldukça bağımsızdır fakat aynı zamanda birbirine bağımlıdırlar da. Bu, yaşam biçimimizdir, bilgiyi uygulama şeklimizdir.

  Bilgiyi isterseniz benim gibi dağ başındaki bir kulübede isterseniz şehrin taa göbeğinde uygulayın, önemli olan uygulayıcı ve onun niyeti, isteği, özgür iradesi olduğu için yerin hiç önemi yoktur. Hatta diyebilirim ki, günümüz modern dünyası için bu uygulamaları şehirde yapmak daha iyidir çünkü kendisine örnek olacağınız pek çok insan bulacağınız gibi onların da size açtıkları sınavlarla daha hızlı gelişirsiniz.
  Gerçekten kendimiz olduğumuzda döner bir kapı oluruz ve hem her şeyden bağımsız, hem de her şeye bağımlıyızdır. Hava olmazsa soluk alamayız. Her birimiz dünyadaki sayısız şeyin ortasındayız. Her an dünyanın merkezindeyiz. Bu nedenle hem tümüyle bağımsız, hem de bağımlıyız. Eğer bu tür bir deneyime, bu tür varoluşa sahip olursanız, tümüyle bağımsız olursunuz. Böylece hiçbir şey tarafından rahatsız edilmezsiniz. Gevşeme ve meditasyon uygulamalarınızı yaparken zihninizi tümüyle soluğunuzun üzerinde yoğunlaştırmalısınız. Bu tür bir eylem, evrensel varoluşun temel eylemidir. Bu deneyim ve bu uygulama olmadan kesin özgürlüğe ulaşmak olanaksızdır.
  Aydınlanmanın ve yaşama karşı doğru duruşun gerçek amacı; nesneleri ve olayları olduğu gibi görmek, onları oldukları gibi gözlemlemek ve her şeyin istediği gibi devinmesine izin vermektir. Bu her şeyi en geniş anlamda denetlemektir.

  Meditasyon ve nefes çalışmasının önemi
  Meditasyon ve nefes çalışması küçük zihinlerimizi açar. Bu nedenle yoğunlaşmak yalnızca,
“büyük zihni” ya da her şey olan zihni fark etmemize yardımcı olacak bir araçtır. Eğer her günkü yaşamınızda aydınlanmanın gerçek anlamını keşfetmek isterseniz, zihninizi soluğunuzun üzerinde yoğunlaştırmanın ve bedeninizi doğru duruşta tutmanızın önemini ve anlamını anlamalısınız. Bu konsantrasyon zihninizin sürekli küçük oyunlara kaymasına engel olacak, sizde sürekli bir kendini hatırlama ve farkındalık hali oluşturacaktır.
  Eğer uygularsanız bir süre sonra göreceksiniz zihniniz kendi kendine otomatik olarak gereksiz ve oyalayıcı düşüncelere daldığında tekrar merkeze, nefese ve duruşa dönmek ve bütün halini bozmamak isteyecektir. Bu da sizin şuurunuzu kendi istediğiniz yönlere kaydırmanıza ve ruhsal çalışmalar yapmanıza olanak sağlayacaktır. Eğer zihinde mükemmel bir dinginliğe ulaşmak istiyorsanız, zihninizde karşılaştığınız bir sürü hayalle uğraşmamalısınız. Bırakın gelsinler ve gitsinler. Böylece denetim altında olacaklardır.
  Fakat bu taktik o kadar da kolay değildir. Kolay gibi görünür ama özel bir çabayı gerektirir. Bu çabanın nasıl gösterileceği uygulamanın sırrıdır. Sıra dışı bazı olayların içinde oturduğunuzu düşünün. Eğer zihninizi dinginleştirmeye çalışırsanız oturmanız mümkün olmaz, eğer rahatsız olmamaya çalışırsanız çabanız doğru çaba olmayacaktır. Size yardımcı olacak en iyi çaba soluğunuzu saymanız ya da soluk alış-verişinizin üzerinde yoğunlaşmanızdır. Yoğunlaşmak diyorum ama, zihninizi bir şeyin üzerinde yoğunlaştırmak aydınlanmanın gerçek amacı olamaz. Amaç önce de söylediğim gibi nesneleri ve olayları olduğu gibi görmektir. Bu nedenle çalışmanın kurallarına uymalısınız ve çalışmalarınızda gittikçe daha hassas, gittikçe daha dikkatli olmalısınız. Yalnızca bu yolla aydınlanmanın yaşamsal özgürlüğünü deneyimleyebilirsiniz.”

<< Önceki Bölüm

Sonraki Bölüm >>

 

© Astroset 2004-2010