Metafizik

WWW.ASTROSET.COM

 

İlâhi Nizam ve Kâinat Kitabında

ŞUUR

Derleyen : Selman Gerçeksever  

  Bağlı bulunduğu ruha hizmet amacıyla enkarne durumda bulunan bir evren varlığının; o evrendeki âlemlerden birinde bulunan bir uzaysal objedeki (örneğin, dünyadaki) beden dediğimiz organizmaya bağlantı noktası, beyin hücrelerinin oluşturduğu manyetik alandır(Buna kitapta, “şuur alanı ” / “şuur merkezi ” / “şuur” da deniyor)(88). Varlık, böyle bir organizmaya 7/8 oranında bağlıdır(155). Varlığın alanı ile organizmanın (beyin hücrelerinin) alanının girişimiyle oluşan ortak alanın süptil yanı “şuur dışı”, tirreşimi (frekansı) daha düşük yanı ise şuurdur(şuur merkezi / şuur alanı).

  Beyinde molekül hareketleri en fazla olan kısımlar “şuur merkezi ” ni (şuur alanı / şuur) temsil eder (138). Şuur merkezinin molekül titreşimi sıradan / günlük  yaşamda saniyede 40.ooo’dir. Medyomsal çalışmalarda bu titreşim saniyede 60-70 bine kadar yükselir(138). Bu frekans yüksekliği, “algılama duyarlılığı”ni (idrak genişlemesini) beraberinde getirir. Bu yapıyı kendimiz için düşünerek diyebiliriz ki, kısaca “şuur ” dediğimiz bu ortak alan; asıl kendimiz olan varlık yanımızdan gelen “düşey tesir ” ile, dünya ortamından (toplumsal yaşamdan) gelen “yatay tesir ” in(bkz. yukarıdaki şema)  dengelendiği yerdir. Bu dengenin bozulması (yanlış bir ifadeyle “ruh hastalıkları ” dediğimiz) “şuur bozuklukları ”nın nedeni olmaktadır(84).

  Böyle bir yapılanma içinde, varlığın dünya olaylarıyla (yataydan gelen tesirlerle) ilk karşılaştığı yer şuur(yani “beşeri beyin ”) olmaktadır(119). Şuura gelen yatay ve düşey tesirler “şuuru ifade eden merkezler ”deki beyin moleküllerinin  titreşimini artırarak; belli bir merkezi, gelen tesirlerle ilgili amaca göre etkinliğe yönlendirir. Beyinde yaklaşık 90-100 kadar merkez vardır. Bunlara bağlı olarak, vücut dediğimiz 900-1000 kadar tâli merkez (“istasyon ”) bulunuyor. Varlık yanımız olan asıl kendimizden beyne(şuura) gelen tesirler, beyindeki “şuur merkezler” ne, bu merkezlerden de adı geçen “istasyonlar ”a dağılır(139).  

  Varlığın beyne bağlı olan 7/8’lik kısmına şuur(şuur merkezi / şuur alanı), 1/8’lik “serbest ” kısmına “şuur ötesi ” deniyor. Şuur (beyin) sürekli olarak varlık ile ilişki / iletişim (tesir alışverişi) durumundadır(140). Bu durumda varlık(asıl kendimiz), şuur + şuur ötesinden oluşuyor. Şuur ötesi de işlevsel olarak üç “işlev alanı ”ndan oluşur; “şuur dışı ”, “şuur altı ” ve “şuur üstü ”. Bunlardan, titreşimsel olarak beşeri beyne(şuura) en yakın işlevsel alan “şuur dışı”dır. Şuur dışı, şuur (merkezi) ile şuur ötesi arasında ortak alan (mutavassıt) “işlev cephesi “ durumundadır. Şuur dışının fizik / beşeri bedenle (organizma ile) ilgili işlevi, dünya ortamından (günlük yaşamdan), (şuur merkezinden geçerek) gelen bilgilere âit izlenimlerin deposu olmaktadır. Bu durumuyla şuur dışı, şuurun varlık yanımızdaki bilgi deposudur. Şuur, gerektikçe ve gerektiği kadar materyali şuur dışından alıp kullanır. Bu bilgiler, bireyin hâlen içinde bulunduğu toplumsal / dünya yaşamına âit bilgilerdir ve henüz şuur dışı alanın ötesine geçmemiştir.

  Enkarne varlığın şuur dışı birikimi, ancak “ölüm ” denen geçişten sonra, varlık tarafından şuur altı bilgileriyle muhasebesi (kıyası) yapılarak “öz bilgi ” niteliği kazanır ve şuur altına yerleşirler. Günlük yaşamdaki şuur alanında cereyan eden olaylar (yataydan gelen tesirler) her gece uyku sırasında şuur dışına aktarılırlar ve esâsen şuur dışı ile şuur alanı sıkı ilişki hâlindedir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, günlük yaşamdan, şuur aracılığıyla şuur dışına gelen bilgilerin burada ilk muhasebesi (beden organizması uyuyorken) yapılır ve sonuçlar şuur dışına aktarılır. Şuur dışındaki bilgilerin, varlık tarafından; öz bilgilerle kıyasının yapılması spatyomda olacaktır. Yani şuur dışındaki bilgiler; bir ömür boyu, varlığın şuur dışında (varlığın şuura en yakın işlev alanında) kalır.

  Varlığın şuur ötesinin işlev alanlarından “şuur  altı ”na gelince, burası; varlığın tüm evren boyunca bedenli yaşamlarının bilgi birikiminin saklandığı yerdir. Bu işlev alanına, varlığa mâl olmuş öz bilgi birikimi cephesi (bilgi birikimi işlevi) diyebiliriz. Ruhun hizmetinde olan varlığın (asıl kendimizin, yüksek benimizin) ruh ile bağlantı işlevini gerçekleştiren yanımız “şuur üstü ” olmaktadır. Varlığın bu işlev alanı evrenin öteki varlıklarından gelen tesirlere de açıktır. Burası esâsen, varlığın ruh ile bağlantı içlevi cephesidir ve varlığın en süptil (titreşimi en yüksek) diyebileceğimiz noktası da burası olsa gerek : Ünite

  Şuur ötesinin işlev alanlarına bu şekilde kısaca değindikten sonra, bu derlememizin asıl konusu olan  şuur ”a yeniden dönüyoruz: Varlık, beşerî bedene şuur (merkezi) aracılığıyla bağlı bulunduğundan, tüm beyin; sinir sistemini ve dolayısıyla bedeni yöneten merkez “ şuur merkezi ” olmaktadır. Şuur merkezinden geçmeden, doğrudan doğruya şuur merkezlerine (bunla yaklaşık 100 adet) tesir gelmesi söz konusu değildir(“icaplara uymayan bir durum ”dur). Ayrıca, “icaplara uymayan ” bu durum varlığın özgürlüğüne tecâvüz anlamına gelen ve organizmanın bütünlüğünü tehdide, hatta bozmaya yönelik bir olumsuzluktur. Bu nedenle organizmanın bütünlüğü; her tesirin, şuurun onayından geçecek şekilde tasarımlanmış olduğunu görüyoruz.

  İdrak kavramını başka bir derlememizde ayrıca ele alacağız ama,  bu derlemede asıl konumuz olan “şuur ” ile bağlantılı olmasından dolayı, birkaç cümle ile ona da değinmenin yerinde olacağını düşünüyoruz: Hemen şu kadar söyleyebiliriz ki, dünyasal / sıradan idrak, şuurun idrake âit kısmında (yani beyinde, şuur merkezinde) oluşuyor. Şuur(merkezi), aynı zamanda; dünyasal / sıradan idrakin oluştuğu yer olmaktadır. Beyindeki şuur merkezinin idrak hücrelerinde “her idrak oluşacak ” diye bir kural yoktur. Beşeri beyin algıladığı her şeyi / konuyu idrak edemeyebilir. Ama bu, şuur merkezine gelen tesirlerin varlık düzeyinde de  idrak edilmeyeceği anlamına gelmez. Şuur merkezindeki idrak molekülleri tarafından idrak edilmeyen (dolayısıyla beşer tarafından “bilinmeyen ” / “gayb ” olarak kalan) bir olgu varlık tarafından idrak edilmiş olabilir(155). Bu nedenle, dünyasal / sıradan (beşerî) idrak ile varlık düzeyindeki “varlıksal idrak ” aynı değildir(156). Dünyasal ve varlıksal idrak kavramlarını başka bir derlememizde ele alacağımızı belirtmiştik.

  Rakamlar İLÂHÎ NİZAM ’dan alıntılamaların sayfa numaralarıdır.

 Yayın Tarihi:09 Eylül 2018

<<  ÖNCEKİ BÖLÜM

 SONRAKİ BÖLÜM >>

 

© Astroset 2003-2018