İdrakin,
bireyin çevresinde olup bitenleri (ki bunların pek çoğunda
kendisi layık ya da müstahak olmuştur) gözlemlenmesi ve
gerekli uygulamaları yapmasıyla ilerlediğini / arttığını
biliyoruz. İşte idrakin bu yolla kullanılışında ve artışında
en etkili etmenlerden biri kişinin görgü ve deneyim
birikimidir. Hem sağlıklı gözlem (1)
yapılmasında, hem de
olup bitenlerin içsel gelişim yönünden değerlendirilmesinde
bireyin görgü ve bilgi birikiminin önemi / katkısı büyüktür.
Enkarne varlığın, sağlıklı gözlem becerisi ve deneyim
birikimiyle yaptığı bu anlamdaki değerlendirme ve
uygulamalar idrak kapsamının genişlemesine katkı sağlar
(127).
Sağlıklı
gözlem + deneyim birikimi +
olayların ve eprövlerin (yaşam sınavlarının)
derinlemesine değerlendirilmesi sonucunda idrakin artış
temposu yavaş yavaş hızlanır. Bu hızlanışla gelen liyakat
kapsamında yeni yeni olaylar, yaşam sınavları ve gözlem
olanakları da artar. Gelişi açısından bu olumlu ve makbul
gidiş, beraberinde doğal olarak idrak artışını
getirecektir. İdrak birikiminin, varlıktaki ( varlığın şuur
altında) (144) özbilgi birikimine katkı sağladığını ve
özidrakin varlıkta oluştuğunu; ayrıca varlığın özbilgi
birikiminin özidrak kanallarıyla ruha yansıdığını
biliyoruz.(128)
Görüldüğü
gibi, varlığın şuuraltında depolanan özbilgilerin
birikimini hızlandıran ve besleyen mekanizmanın dünyadaki
ucunda görgü ve deneyim birikimi bulunuyor. Bedenli yaşamda,
sadece epröv, gözlem ve kıyas bilgisi artışı değil; idrak
artışı da, görgü ve deneyim birikimiyle varlığın daha çok
işine yarayacak şekilde değerlendiriliyor. İçsel gelişim açısından
bu olumlu ve makbul durum, yaşam planının başarıyla
uygulanması yaşamın en iyi şekilde değerlendirilmesi anlamına
geliyor. Görgü ve deneyim birikiminin ve buna bağlı olarak
idrak artışının bireye sağladığı bir kazanım da; yaşamın,
vicdan birim düalitesinin olumlu zıtlarında geçirilmesidir
(129). Çünkü vicdana egemen durumda olan idraktir (117).
Deneyim ve Özgürlük
Enkarne varlığın deneyim ve görgü
birikiminin başka bir yan ürünü de özgürlüklerinin artışıdır.
Elbette ki idraklenme cehtinin sürekliliğine bağlı olarak, görgü
ve deneyim artışı özgürlüklerin artışını da
beraberinde getirir.
Artık
deneyimli ve görgülü varlık kendi gelişim mekanizmalarını
doğrudan doğruya kendi (ya da ufak tefek yardımlarla kendi)
ayarlayabilecek duruma gelmiştir. Bu deneyim birikimi, varlık
için; daha az dış yardım ve müdahale ile kendi ayakları üzerinde
durabilecek duruma gelmiş olmak bakımından birey için olumlu
ve makbul bir puandır (165).
Varlık, sâdece dünya planında
değil, dünya ötesi alanda da iki temel tesirin altında sürekli
olarak bulunur. Bunlar yatay ve düşey tesirlerdir. Özellikle enkarne varlığın sürekli tesir altında bulunmasının
gereklerinden biri, şimdiki konumuz olan deneyim kavramıyla
ilintilidir. Birey, idraklenme cehti içinde, deneyim birikimi
artırmakla ve bu birikimle (yaşam planı gereği) değişik
epröv ve bilgi uygulamalarında bulunabilme kapasitesini /
performansını arttırır. Enkarne varlık olan bireyin yatay /
düşey tesirler altında yaşıyor olmasının öteki gerekleri
de (şimdi bu derlememizin konusu olmayan) kendi yaşam sınavları,
gözlemleri ve öteki varlıkların gelişimine katkı (yani
hizmet) kapsamında yapıp ettikleridir. Varlığın dünyadaki
bedenli yaşamıyla ilgili çizilmiş olan mukadderat planının
gereklerini yerine getirmek için beden organizmasına inen tüm
tesirler üst planların sürekli kontrol ve gözetimi altındadır.
Bu tesirlerin en zayıflarından en güçlüsüne kadar hiçbiri
rastgele anlamsız ve gereksiz değildir. Bunların hepsi, varlığın
yaşam
planı
gerekleri ve zorunlulukları kapsamında olan işlerdir
(186).
Realite
– Deneyim Bağlantısı
Enkarne
varlıklar olan bizler için içsel gelişimin, realiteden
realiteye doğru bir gidiş içinde olduğunu biliyoruz. Şimdi
esas konumuz olan deneyim ve görgü birikimi de dâhil, bu
kavramlarla bağlantılı tüm öteki kavramlar (idrak, gözlem,
uygulama vb.) içinde bulunduğumuz realite içinde olup bitiyor
ve tüm bunlar bizi bir üst realiteye hazırlıyor. Belirli bir
realitede, o realitenin getirdiği idrak düzeyini tutturmak için
deneyimden deneyime geçerek görgüsünü arttırmaya çalışan
bireyin o realiteyle ilgili bilgi birikimi kendi özvarlığında
“öz
bilgi birikimi” olarak toplanır.
Realiteler,
özvarlıkta sonuçlandırdıkları bilgi birikimi bakımından
düşünülünce, onların (realitelerinin) birbirlerini
tamamladıkları da unutmamak gerekir. Bu bakımdan, her
realite, bir üst realiteyi hazırlayarak, varılması gereken
noktaya kadar zincirleme giden bir bütünün parçasıdır. Esâsen
dünya insanının görgü ve deneyimi de, beşeri realitelerin
öz varlığında (asıl kendisinde) bilgi olarak birikmiş
izlenimlerinden ibarettir. Yani geçmiş bir realite, bir
sonraki realiteyi hazırlarken; gelecek realitenin özbilgileri
içinde o geçmiş realitenin de izlenimi bulunur. Böylece,
gelecek realiteler, geçmiş realitelerin sonuçlarını içine
ala ala genişler ve varlığın görgü ve deneyim birikiminin
artmasına neden olan (109). Derlememiz sonlarına doğru,
enkarne varlığın deneyim ve görgü birikiminde etkili olan
etmenlerden söz edelim. Bunlar obsesyon ve sevgi şeklinde yaşayan
eprövlerdir.
Obsesyon
Deneyimi
Enkarne
varlığın genel görgü ve deneyim birikiminin artmasında önemli
etmenlerden biri, bireyin obsesyonla karşılaşmasıdır. Varlığın
gelişiminin gerektirdiği çeşitli nedenlerden dolayı
obsesyonla karşılaşması oldukça kaba bir deneyim ve ağır
bir yaşam sınavıdır. Her şeyden önce obsesyonu yapacak
varlığın çok “geri”
ve dünyanın yoğun beşeri tabakalarına en yakın durumda
olması gerekir. Böyle bir varlığın; idraki çok dar,
tepeden tırnağa hodkâm, hırsları çok aşırı ve engel tanımaz
durumdadır. Böyle “geri” düzeydeki bir varlıkla ortaklaşa deneyim geçirme
durumunda olan bir varlığın doğrudan doğruya şuur üstü obsesif tesirlerin hedefi durumundadır. Bu
nazik operasyon Yüksek İcaplar’ın kapsamında vazifeli
rehberlerin yardımı ile oluşur ve gerektiği kadar sürer.
Obsesyon
deneyimi geçiren varlığın şuurüstüne gelen obsesif
tesirler, oradan şuurdışı kanalıyla şuur alanına inince,
beyin organına egemen olur. Bu egemenliğin ileri aşamasında,
obsesif tesirler şuurüstüne kadar yayılır ve obsedör varlık
şuurüstü alanını da tamamen elegeçirmiş olur, onun yerine
geçer. Bu durumda obsesyona tutulmuş bireyin kendi özvarlığından
gelen tesirler hemen hemen kesilir, onların yerine obsedör
varlığın kaba tesirleri geçer. Obsede olan kimse; obsedörü,
kendi özvarlığıymış gibi algılamaya başlar (Obsesyonla
ilgili daha fazla bilgi için İLÂHÎ NİZAM ve KÂİNAT’ın
157+158+159+139+149 sayfalarına bakılabilir). Obsedör
ile obsesyona tutulan birey arasında geçen bu ortaklaşa epröv,
her iki tarafa da deneyim birikimi açısından çok verimlidir.
Enkarne varlığın genel görgü ve deneyim birikiminin artmasında
önemli etmenlerden biri de sevgidir.
Sevginin
Deneyimlenmesi
Evrensel
câzibe etkisi olan sevgi, bedenin çok ince bir kısım madde
bileşimlerinin yaydıkları yüksek frekanslı titreşimlerin
tezâhüründen ibarettir. Böyle bir yüksek titreşim oluşumunun
bileşenlerinden biri de bireyin deneyim ve görgü birikimidir.
Söz konusu öteki etmenler ise; varlığın özbilgi birikimi,
plan uygulamalarının gerekleri ve sonuçları, vazifeli varlıkların
araya girmeleriyle beyin organının belirli kısımlarında oluşturulan
madde bileşimleridir. Bu bileşimler şimdiki derlememizin
konusu olmadığı için; onları başka bir çalışmamıza bırakarak
satırlarımızı sonlandırıyoruz.
|