Bilim İnsanlarının Yaklaşımları
Bu bölümde ÖYD konusunda, günümüze daha yakın zamanlarda
yapılan araştırmalardan ve günümüz bilim insanlarının konuya
yaklaşımlarından söz edeceğiz. Bu genel başlık altında sizlerle
birlikte Prof.Elizabeth Kubler Ross’un çalışmalarından,
ölümcül hastalarla ilgili araştırmalardan, bireysel ÖYD
örneklerinden (Oliver Fox, Sylvan Muldoon), Dr.Robert Crookal,
Prof.Charles Tart, Dr.Karlis Osis’in çalışmalarından
sözedeceğiz. Şimdi bu plana göre sırayla ve adım adım
konumuzda ilerleyelim:
1-
Elizabeth Kubler ROSS: Psikoloji ve parapsikoloji profesörü
olup, üzerlerinde reanimasyon yapılan hastalarla
ilgilenmiştir. Bu konudaki ilk kitabı 1969’da yayınlanmıştır:
‘On Death and Dying’. Hemen hemen ilk olarak ve
bilimsel anlamda olmak üzere ‘ölüm araştırmaları’ görüşünü
Prof.Ross ortaya atmıştır. Bundan sonra, 1974 yılında ‘Questions
and Answers on Death and Dying’ adlı eserini kaleme
almıştır ki, bu kitapta ilk olarak ve kısmen çocuk ölümlerine
değinmiş; kısa bir süre sonra da yayınladığı ‘On Children
and Dying’ adlı eserini de tamamen çocuklarla ilgili
ÖYD’lere ayırmıştır.
Elizabeth
K.Ross’un 1970’lerdeki çalışmalarını içinde topladığı eseri
olan ‘Death, the Final Stage of Growth’ (Büyümenin Son
Aşaması Ölüm)’da belirttiğine göre ABD’de ölümcül (ölümü
kesinleşmiş hastalarla) ilgili ilginç program ve araştırmalara
rastlanmaktadır.(1)
Aşağıda bir örneğini sunacağımız bu
programlar görünüş olarak ilginç ama işin aslından uzak.
Çünki, birlikte de göreceğimiz gibi, öte aleme geçiş ve
sonrası hakkında hastanın ebedi yolculuğunda işine yarayacak
bir bilgi verilmemekte, sadece insani yorumlarla dünyadaki son
dakikalarına kadar mümkün olduğunca rahat yaşaması (bedensel
konforunu, olabildiğince bedeni terkedene kadar sürdürmesi)
sağlanmaktadır.
Ölümcül
Hastalar İçin Araştırma / Hizmet Programları:
Bireylere, yaşamlarının son
aşamalarını (son haftalarını) mutlu geçirebilmeleri için,
kaçınılmaz sonuca duygusal uyum sağlamalarını kolaylaştırmak
için geliştirilen hizmet programında şu maddeler
bulunmaktadır:
- Hastanın çektiği acının
şiddeti, - Dinine bağlılığı ve
inançları, - Ölmekte olan kimseler
hakkında daha önceki deneyimleri , - Maddesel güvencesi, - Yaşı, cisiyeti, eğitim
düzeyi,
ABD, Illinois’da Lutheran
General Hospital’da gerçekleştirilmiş olan bu araştırma ve
hizmet ekibinde, birde dinadamı bulunmaktaydı. Bunun görevi ‘dinsel
yardım’ olmakta ve şu hususları kapsamaktadır:
- Hastanın, özellikle ciddi
hastalığı konusundaki duygularıyla ilişkili danışmanlık
görevini üslenmek, - Hasta, hastaneden
çıktıktan sonra da aralarında mevcut ilişkiyi sürdürmek, - Hastaya, sözlü ya da
görsel / işitsel yöntemlerle bir anketi yanıtlatarak, onlara
duygularını başkalarıyla paylaşma fırsatı sağlamak
Tüm bu etkinliklerle hem
hastalara, hem de onların yakınlarına huzur vererek, yardım
etmeye çalışılmaktadır. Sözkonusu hizmetlere karşılık ne kadar
ücret alındığı konusuyla ilgili bir kayda araştırmacının
adıgeçen kitabında rastlanmamıştır.
Ölümcül Hastalarla İlgili Araştırmaların Hedefleri ve
Alınan Sonuçları:
-Ölümcül
hastanın başlıca duyguları nelerdir? Bu duyguların /
kaygıların genellikle şunlardan oluştuğu ortaya çıkmıştır:
Başkalarına yük olma kaygısı ve bununla ilgili duygular,
sevdiklerinden ayrılma kaygısı, ölümlerinden sonra
sevdiklerinin (kendileri hakkındaki) üzüntüleri.
-Duygu uyumunu sağlayan ya da bozan etmenler nelerdir? Bu
etmenlerin başında; huzyrsuzluk düzeyi ile, hastanın
kendisiyle az ya da çok ilgilenildiği hususu gelmektedir.
Öleceğini bilmesinden dolayı çektiği acının azlığı / çokluğu
da önemli bir etmen olarak araştırmalarda ortaya çıkmıştır.
Daha önceden , bu durumda bulunan yakınlarıyla görüşmüş
olanlarla, dinsel açıdan bu konuda kendilerini bilgilendirmiş
olanlar daha kolay uyum sağlayabilmektedirler. Ayrıca, içe
dönük dindarların en büyük duygusal uyumu sağladıkları
görülmüştür.
-Daha önce de yapılmış görsel ve işitsel kayıtların, ölümcül
hastaların ölüme uyum sağlamaları konusundaki etkileri:
Hastalığın ne anlama geldiği ve sonuçları konusunda açıkça
konuşabilme yeteneği, doktorun dürüst konuşmaları,
çocuklarından, eşinden ve yakınlarından ilgi görmekte olduğu
duygusu olumlu etki olarak saptanmıştır. Öte yandan; öldükten
sonra ne olacağından çok, ölme süreciyle ilgili tasalar daha
çok dile getirilmiştir. Ayrıca, ölüme daha yakın günlerde ne
kadar acı çekeceğini ve bu acıya nasıl dayanacağını; üstelik,
bu durumuyla çevresini nasıl rahatsız edeceğini ifade
etmişlerdir. Kuşkusuz, tekamülcü ruhçuluk bilgisiyle, bu
çerçevede ele alınacak bir araştırma ve yaklaşımla ölümcül
hastalara daha çok ve gerçekci yardımda bulunulabilirdi. |