- Ölümcül hastalar başlıca
nelere meydan okurlar? - Duygusal uyum sağlamak
için, hasta nereden yardım sağlar? - Ölümcül hastaya yardım
etmek için ‘dinsel yardım uzmanı’ ne yapabilir? - Hastanın duygusal uyum
sağlamasına aile nasıl yardım edebilir? - Hastanın duygusal uyum
sağlaması için doktorlar nasıl yardım edebilir? - Dinsel yardım uzmanının
yanısıra, bir din görevlisine de gerek var mı? - Hemşireler hastanın
duygusal uyum sağlamasına nasıl katkıda bulunabilirler? - Sosyal hizmet uzmanlarıyla,
aile danışmanları nasıl yardım edebilir? - Kişi ölümcül hastalığa uyum
sağlamak için, kendini nasıl hazırlayabilir? - Görüşmelerin daha etkili
olabileceği nazik zamanlar mıdır? - Dinsel yardım uzmanının
sadece ölümcül hastayla ilgilenmesi doğru mudur? - Bu programda karşılaşılan
başlıca güçlükler nelerdir? - Ölümcül hastalar üzerinde
araştırma yapmak ahlaka uygun mudur?
ABD, Illinois’daki ‘Lutheran
General Hospital’da yapılan, ölümcül hastalar için
araştırma ve hizmet programında hastalara yaklaşım yolları da
bu şekilde belirlenmiş ve buralardan elde edilmiş sonuçlarla
(1)
hastalara daha iyi hizmet verilmeye çalışılmıştır. Konunun
tarihçesiyle ilgili kaynaklarda da gördüğümüz gibi, aynı
şeyin daha kapsamlı ve kişinin ölümünü ve ölüm ötesini de
kapsayacak şekilde Tibet’te ve Mısır’da nasıl yapıldığını ve
Amerika’daki uygulamanın ne kadar düzeysel ve yüzeysel
olduğunu görmüştük.
Şimdi, yine ÖYD konusuyla
ilgili olarak, ‘araştırmalar’ ara başlığımız altında
biraz daha ilerleyerek, bireysel deneyim örneklerine geçelim:
Bireysel Deneyimlerden
Örnekler
Oliver FOX: ÖYD’lerini alışkanlık halinde uygulamış ve geçirdiği şuur
hallerinin muntazam kayıtlarını tutmuş bir kişidir. Bu tür
deneyimlere gençliğinde kendiliğinden başlamıştır. Beden dışı
deneyimlerini(BDD) her istediği zaman yapmaya başlamadan önce,
kendi ifadesine göre, uykuları kabuslarla dolup taşıyordu.
İngiltere’de yaşamıştır. Hemen hemen ilk deneyimlerinin
birincisinde kendisini aniden evinin dışında ayakta duruyor
bulur. Yine kendisinin belirttiğine göre, bu durumda rüya
halinde bulunuyordu. Herşey normaldi, fakat kaldırımda eve
dönmeye başladığı zaman; adımlarını attıkça, ayağının
altındaki kaldırım taşları pozisyon değiştirmeye başlar. Bu
sırada aniden kendini bir ışık içinde bulur. Renkler canlanır
ve parlaklık kazanır ve Oliver Fox artık mistik bir deneyimin
içinde olduğunu anlar. Bu arada gerçek rüya görüp görmediğini
düşünmeye başlar. İlk BDD’i olan bu hali için, sonradan
şunları yazmıştır: “O zaman anlamamış olmama rağmen,
zannedersem o gerçek bir projeksiyondu...”
Oliver FOX bu ilk deneyiminin üzerinden çok geçmeden, herhangi
bir rüyasını BDD’den ayırmasını öğrendi. Daha sonrada, rüyadan
BDD’e geçmesini öğrendi, daha doğrusu bunu keşfetti. Yine
kendisinin geliştirdiği başka bir teknikle de başının
üzerindeki hayali bir kapıya konsantre olarak, o kapıdan çıkıp
gittiğini düşünüyordu. Kitabında belirttiğine göre; bu
aşamadan sonra, kendisini hem fizik, hem de fizik olmayan
bedeninde algılayabiliyordu. Aşağıda, O.Fox’un bir deneyimini
bulacaksınız:
“Birgün
öğleden sonra ‘yapay
uyanıklık’ durumundayken yatağımda uzanmış, karım ve
iki arkadaşımla odada oturmuş sohbet ettiğimizi hayal
ediyordum. Bu sohbete katılamayacak kadar yorgun hissettim ve
tekrar uykuya daldım. Bundan sonra, çevremdekilerin farkına
vardığım zaman, trans (katalepsi) halindeydim ve o zaman
bedenimden ayrılabildim, doğruldum. Beden dışında ayaktaydım.
‘Çift
şuurluluk’ çok güçlüydü.
Kendimi hem
yataktaki bedenimde, hem de onun yanında dikilir vaziyette
hissediyordum. Odadaki tüm eşyaları açık seçik görüyordum ama
yataktaki fizik bedenimi göremiyordum. Herşey normal
halindeymiş gibi, hatta daha canlı görünüyordu. Kendimi son
derece iyi ve serbest hissediyordum. Beynim pırıl pırıldı.
Yatağı hissederk yavaşça kapıya doğru yürüdüm. Yataktan
uzaklaştıkça çift şuurluluk halinden biri kayboldu. Fakat tam
odadan dışarı çıkacağım sırada, sanki yataktaki bedenim
tarafından çekildim ve trans bozuldu.”
O.Fox’un
BDD’lerinde kendine özgü nitelikler de vardır: Örneğin, bazen
fizik bedenini aramasına rağmen, onu bulamadığı de olmuştur. ‘Gümüş
Kordon’unu da çok nadiren gördüğünü belirtir. Fizik
bedenine dönüşlerde başının arkasından çekilmeler
hissetmiştir. BDD’leri sırasında öte alemin varlıklarıyla
görüştüğü de oluyordu. Zaman zaman deneyimi kendi
kontrolundan çıkıyordu. Buna bir örnek:
“Çift
şuurluluk halinde bedenimden ayrıldım. Evden dışarı çıkana
kadar bedenimi de hissedebiliyordum. Fakat caddeye indiğim
zaman artık fizik bedenimin farkında değildim. Yüz metre
kadar, kimse tarafından farkedilmeden yürüdüm. Bundan sonra,
güçlü bir akımla, büyük bir hıza kapıldım. Durduğum zaman, çok
güzel bir yerde bulunuyordum.”
FOX,
bu deneyimlerin önce, ‘Occult Review’ dergisinde, sonra
da ‘Astral Projection’ adlı kitabında yayınlamıştır.
Sylvan
MULDOON : ABD’de yaşamıştır. Genç yaşına rağmen, rahatsızlığı
nedeniyle yıllarca yataktan çıkamadı. İlk BDD’de bir gece
yatağında uyandığı zaman, vücudunu kaskatı bir halde bulmuştu.
Aynı zamanda kendisini havada asılıymış gibi hissediyordu. Ne
olduğunu daha iyi anlamak için ayağa kalkıpta, arkasına dönüp
baktığında, fizik bedeninin hala orada (yatakta) olduğunu,
kendisiyle onun arasında da tiril tiril titreyen bir gümüşi
kordonun bulunduğunu hayretle gördü. Bu kordonun temsili bir
resmini Shirley Maclaine’in ‘Out On A Limb’ adlı
filminde de görüyoruz.
Sylvan
MULDOON 1920’lerde Hereward Carrigton’la tanışmalarından
sonra, ‘Projection of the Astral Body’ adlı ilk eserini
yayımladı. Muldoon yüzlerce deneyimi sırasında hemen hemen her
zaman kendisini astral bir beden içinde buluyordu. Bu
nedenlerle ‘astral beden’ sözcüğünü çok sık kullanmıştır. Bu
deneyimlerine hemen hemen her zaman kendisini dünyasal
manzaralar içinde bulmuştur. Fox’un tersine, hemen hemen hiç
bir zaman öte alem varlıklarıyla bir alışverişi, ya da
karşılaşması olmamıştır. Bu alandaki araştırmalara belkide en
büyük katkısı gümüşi kordonla ilgili olarak verdiği bilgiler
olmuştur. Gümüş kordon, ya da gümüş iplikle ilgili olarak
verdiği bilgilere göre;
" Bu
‘iplik’ fizik bedeninden uzaklaştıkça incelerek
uzuyordu, nihayet görünmez hale geliyordu. Bu
incelme ilerledikçe, fizik bedenle ilgili şuur hali de
zayıflıyordu. Ayrıca, hasta olduğu zamanlarda, gümüş kordonun
parlaklığı donuklaşıyordu." Yine FOX’un tersine olarak,
Muldoon; beden dışındayken maddeyi etkileyebiliyordu. Örneğin,
deneyimlerinden birinde, duran metronumu hareket ettirmiştir.
Başka bir deneyiminde de vurduğu tahtadan ses çıkartmıştır. Bu
darbe sesleri, orada hazır bulunanlar tarafından da
işitilmiştir.
|