Günün penceresini daha önce de belirttiğimiz gibi
olguların, olayların, kavramların ötesine
geçmek için açtık.
Zaman mı? O da nesi? Zaman üstüne düşünmeye değer mi?
Demeyin sakın! Zaman kavramı,
üzerinde durulması, çeşitli yönlerinden irdelenmesi gereken
çok, ama çok önemli, hayati ve temel bir
olgu. Yeni
Dünya anlayışı için, bizim için, çağı ve kendimizi daha yakından
gözleyebilmek için zaman olgusunu biraz
irdelememiz gerekiyor.
Zaman
deyince ne anlıyoruz?
Bizde yarattığı ilk
izlenim; zamanın fiziksel bir olgu olduğudur. Bu fiziksel
zaman bizde, Güneş Sistemi'ne dahil olan gezegenimizin,
güneşin etrafında dönmesi, bu hareketlere göre yıl kavramı;
dünyamızın kendi etrafında dönmesi ve gün kavramı, saat
kavramı, saatin kendi içindeki bölümleri dakika, saniye,
salise; tüm bu hareketlere göre şekillenen dünya üzerindeki
canlılığın genel periyodik hareketleri, iklim değişimleri
tarzında bir izlenim yaratır. Hemen ardından mekanlar arası
hareketler, iki mekan arasındaki uzaklık-yakınlıklar, bu
mesafeler arasındaki gidip gelmeler de bu fizik zamana göre
belirlediğimiz ikinci bir zamanı kavrayabilme
unsurumuzdur. Zamanı fiziksel bir olgu olarak ele almamızın bir
diğer temel nedeni de, dünyadaki yaşam süremizdir. İnsan, her
şeyi olduğu gibi zaman anlayışını da bedenli yaşamına göre
şekillendirir. Peki! Günün
penceresinden soruyoruz! Zamanın bu sınırları tanımları size
yetti mi? Konuyu ya da olguyu
anlamış ve kavramış oldunuz mu?
GÜNLÜK
YAŞAMDA ZAMAN Zaman
bizim içinde bulunduğumuz şuur seviyesine göre değişen önemli
bir kavramdır. Örneğin,
gün içerisinde sayısız şeyi zaman
kelimesini kullanarak anlatırız.
"Ne
zaman geleceksin?" dediğimizde
Hangi
saatte geleceksin mi demek isteriz? Yoksa hangi
günde mi? Peki, "Zaman
zaman
içim sıkılıyor"
derken buradaki zamanlarla neyi kastederiz? Geçmişi mi, şimdiyi
mi, yoksa geleceği mi? "Uygun
bir zamanı bekliyoruz"
derken, burada beklenilen uygun zamandan kasıt nedir?
"Çok
uygunsuz bir zaman seçtiniz"
deki uygunsuz zamanla anlatılmak istenen nedir? Bir de
"Zamanı
gelince o da olur"
deriz. Buradaki zamanı gelme meselesi de ne demektir? Zamanı
gelmek, zamanı gelmemek... "Bazen
-bazı zaman- içimi bir hüzün kaplıyor"la hangi zaman anlatılmak
istenmektedir? Peki ya
"Zamanım
yok"
Bu şekilde örnekleri çoğaltmak mümkündür. Burada, günlük
hayatımızda tamamen fiziksel bir zaman sistemine göre
yaşamamıza rağmen, zamanı, farkında olmadan çok daha değişik
anlamlarda kullandığımızı tespit etmeye çalıştık.
Bütün bunları toparladığımızda, ortaya çıkan sonuç şu: Bizim
zaman anlayışımızı belirleyen şey maddedir, fiziktir. Yani
duyu ve duygularımızla algıladığımız şeylerdir. Evet, bizim
zaman anlayışımız bu kısıtlı algılamalarımızla sınırlı
olabilir. Fakat acaba ”ZAMAN”
bizim bu kısıtlı algılamalarımızla sınırlı olan bir şey mıdır?
Elbette değil!...
ZAMAN ENERJİSİ
Zaman,
Dünya'yla veya Güneş Sistemimizle sınırlı bir olgu değildir.
Zaman bir enerjidir. "Zaman Enerjisi", varoluştaki dört temel
enerjiden (Ruh,
Zaman, Hayat, Fizik)
biridir. Zaman enerjisi; varoluş
enerjilerinden birisidir.
Zaman
enerjisi, içinde enkarne olduğumuz
sistemin işleyişini sağlayan yasaların meydana getirircisi,
meydana getirdiği yasaların uygulatıcısı ve bu yasaların
yenileyicisi durumunda olan başat bir enerjidir. Zaman
ve hayat enerjilerinin birleşmesinden meydana gelen fizik
enerji, bildiğimiz ve bilmediğimiz boyutları evrenleri ve
varoluşları meydana getirir. Bu üç enerji (Zaman,Hayat,Fizik)
üstün enerji de denilen Ruhi enerjilerin tasarrufundadır. Bu
noktada bu kozmik enerjilerden biri olan zaman enerjisiyle
kastedilen şeyin, yüklenen anlamın günlük zaman kavramımızla
hiç bir benzerliği yoktur. Zaman enerjisi adeta evrenlerin,
mekanların iskeletidir, temel taşıdır. Bir kudrettir. Çeşitli
boyutların oluşturucusudur.
Bedenimizden gezegenimize, Güneş Sistemimize, galaksimize
kadar her şeyi kapsayan, tüm çeşitliliğiyle tanzim eden zaman
enerjisidir. Yani zaman enerjisini çektiğimiz anda ortada ne
evren kalır, ne Güneş Sistemi, ne de Dünya. Örneğin, Dünya'nın
çok kısa bir müddet durduğunu düşünelim.
Ya da yerçekiminin birkaç dakika için değiştiğini
düşünelim. Ne dünya düzeni kalır, ne iklim, ne coğrafya ne de
hiçbir şey. Her şey ters-düz olur; tüm dengeler karışır.
İnsan
vücudunu evrene benzetirsek, zaman enerjisini de kana
benzetebiliriz. İnsan vücudundaki tüm birimlerin arasındaki
koordinasyonu ve hayatiyeti sağlayan, tüm noktaları bir tek
bütün haline getiren, her sistemin birbirinden haberdar
olmasını sağlayan, en büyük ortak alandır kan. Belki bu
örnekten yola çıkarak zaman enerjisi ile ilgili farklı bir
sezgiye ulaşabiliriz. Ruhsal
enerjinin varlıkları ve evrenleri yaratabilmesinde zaman
enerjisi çok büyük bir katalizör vazifesi görür, adeta fizik
evrenin kendisidir o. Zamana bağlı olmayan bir canlı tanıdınız
mı? İster zengin olsun ister yoksul, ister güzel, ister
çirkin; En tepeden en aşağıya kadar zaman enerjisinin,
üzerinde tasarruf kullanmadığı ve bu gezegen üzerinde zamanı
sınırlı olmayan hiç kimse yok… Peki
sınırları aşabilir miyiz? Ruh zamanı daha farklı da
kullanabilir mi? İnsan
düşüncesinin, psişesinin, ruhunun
sınırı, önü-arkası var mı?!...
Neden
Olmasın?...
|