Metafizik / New Age

WWW.ASTROSET.COM

 

ZAMAN VE ALGILAMA

  Zaman enerjisinin zamanın kullanım alanlarının,  insanın şuuru ve algılama kapasitesi ile bağlantısı çok fazla. O yoğunluk, derinlik, hafiflik, yatay/dikey/paralel akış, her insanın kullandığı kendine ait zaman enerjisine bağlıdır. İnsanların kendisini ayrı bir fert zannetmesi, küreselliği, bütünlüğü fark edip yaşayamaması da yine şuurunun tabi olduğu zaman yoğunluğundan, kabalaşmasından  kaynaklanmaktadır.
  Bencillik, çok benlilik de yine insanın, zaman enerjisinin yoğun etki alanları olan kaba seviyelerinden kaynaklanıyor. Yani insan, hareketlerine, düşüncelerine ve meydana getirdiği şuur durumlarına göre zaman enerjisinin farklı seviyedeki vibrasyonlarına, titreşimlerine tabi oluyor. Zaman enerjisinin az yoğun bulunduğu alanlarda varlıkların şuur seviyeleri çok genişlediği gibi, zaman enerjisinin çok yoğun olduğu alanlardaki  insanların şuur seviyeleri daralır.

  Zaman enerjisinin titreşimlerinin ince-seyreltik veya yoğun oluşuna göre yeni "Enkarnasyon (Doğum) Yasaları" devreye girmektedir. Zaman enerjisinin yoğunluğuna bağlı olarak meydana gelen ortamların imkanlarına göre o mekana doğacak olacak varlıklar belirlenir. Her varlığın kendine has bir zaman yoğunluğu olduğu gibi, her evrim ortamının da kendine has genel bir zaman yoğunluğu bulunur.

  Buradaki zaman yoğunluğundan kastedilen şey, zaman enerjisinin  görünümleri, diğer enerjilerle olan kombinasyonudur. Ay'da mevcut olan enerji yoğunluğuyla Dünya'daki enerji yoğunluğu farklıdır. Doğal olarak başka bir gezegende yaşayan varlıklarla, Dünya gezegeninde yaşayan varlıkların enerji yoğunlukları birbirinden farklıdır. Ama bu demek değildir ki, ince seviyeli bir zaman enerjisinin baskın olduğu bir mekanda yaşayan bir varlık dünya gezegenine adapte olamaz. Bu noktayı anlamak için spiritüel açıdan ‘Doğum’ konusunu gözden geçirmemiz yararlı olabilir.
 
Varlığın doğumuyla beraber şuurunun daralması veya enerjisinin azaltılması. Aslında bu kavramın altında yatan konu zaman enerjisiyle yakından alakalı olabilir. Yani enkarnasyonu zaman enerjisi açısından değerlendirdiğimizde, mekanını tam olarak bilemediğimiz ruh varlığı, tabi olduğu zaman enerjisinin seviyesi yoğunlaştığı zaman dünyanın spatyomuna konsantre olarak yeryüzüne doğmayı seçer.

   Dünyaya doğmak, daha özgür bir tanımla varlığın zaman enerjisinin farklı yoğunluklarındaki geçişleridir diye de düşünebiliriz. O zaman şu soruyu soralım. Doğum her zaman fiziksel olmak zorunda mıdır? Aynı beden içindeyken de farklı farklı anlayışlara geçtiğimizde, her birinde yeniden doğmuş olmaz mıyız?

  Öyleyseölüm yok, sürekli yeniden doğuşlar var” diyen mistikler ve Doğu Bilgeleri haksız mı? Yaratılış enerjilerinin bir bileşkesi olan insanın şuurunda meydana gelen küçük bir hareketin dahi bizlere göre en basit, en sıradan olarak değerlendirilen bir hareketin dahi içinde bulunduğumuz zaman yoğunluğundan çıkarılıp daha farklı zaman enerjisi yoğunluk alanlarına aktarıldığında ya da başka bir paralel evrenin zamanında, aklımızın alamayacağı izdüşümleri olabileceğini  hiç düşündünüz mü? “Bir sineğin kanat çırpışının, evreni titreştirmesini” bir de bu açıdan değerlendirmekte yarar var.

 Zaman Üzerine >>

Zaman Yoğunlukları >>

Zaman ve kendini tanıma >>

 

© Astroset 2004-2010