Kimse bakmadığı zaman
atomun ne yaptığı sorusunu açıklamak ve kuantum ölçme
problemini çözmek için bilim dünyasında en azından
sekiz
farklı kuantum gerçekliği resmi öne sürülmüştür.
1-
Derin gerçeklik yoktur
2- Gerçek gözlemle yaratılır
3-
Bölünmemiş bütünlük 4-
Bir çok dünya yorumu
5- Kuantum
mantığı
6- Neo Realizm 7-
Bilinç gerçekliği yaratır
8- Çift katlı dünya
“Bir kuantum
sıçraması sırasında gerçekten ne olur?”
Bilim dünyasının araştırıp ortaya koyduğu bu sekiz gerçekliğe
kısaca bir göz atmak, kuantum fiziğini anlamak konusunda bize
bilimsel bir açı da sunacaktır. Kuantum gerçekliğini günlük
yaşama indirgeyebilmek için bilimin verilerini temel
kaynaklarımız kabul ederek yola koyulmamız, kuantum fiziğinin
felsefi yorumlarını yapmak açısından çok yararlı ve günümüz
anlayışına uygun olacaktır. Önce bilimsel veri sonra
bilim felsefesi ve ardından günlük yaşama indirgeme; diğer
disiplinlerle olan bağlantıları çözme ya da yapılandırma, bir
sıra takip ettiğinde kuantum gerçekliğini anlama
açısından araştırıcının da anlayışını kolaylaştır diye
düşündük.
5- KUANTUM
MANTIĞI
Küçük bir grup kuantum düşünürü, atomların özelliklerine
sahip olma şekli sıradan dille ifade edilemiyorsa, bu durumda
dolambaçlı kuantum dünyasını ele alabilmek için daha uygun
yeni bir dil icat etmemiz gerektiğine inanıyorlar. Fakat
gizemli kuantum gerçeklerini elde edebilmek için sıradan
lisanda yapabileceğimiz en ufak değişiklik nedir? Dilimizin
kelimelerini koruyup "mantığını"
değiştirmek nasıl olacak? Mantık, bilgi dağarcığımızın iskeletidir. Mantık,
dilimizdeki en kısa ve en önemli kelimelerden bazılarının
uygun şekilde kullanılmasını sağlar. On dokuzuncu yüzyılın
ortalarında İrlandalı bir öğretmen olan George Boole,
"Düşüncenin Kanunları" adlı kitabıyla, mantıklı ifadelerin basit aritmetik
kurallarına uyduğu suni sembolik bir dil yarattı. Boole'un
mantık kurallarını kodlaması sıradan dilin mantık iskeletini
ortaya çıkardı ve matematiksel mantığın modern bilimini buldu.
Boole mantığı modern çağlarda insan köklerinde üstünlük
sağladı. Artık bu iki değerli mantıksal aritmetik,
bilgisayarların mekanik muhakemesinin temelini oluşturuyor.
Georgia Üniversitesi'ndeki David Finkelstein gibi kuantum
fizikçileri, Einstein'ın Öklit geometrisine aykırı bir
geometriyi, eğimli yer-zaman aritmetiğini ortaya çıkararak
fizikte önemli bir problemi (yerçekiminin doğasıyla ilgili)
çözmüş olduğunu unutmadılar. Bu bilim adamları kuantum
kördüğümünün de benzer şekilde çözülmesinin mümkün olup
olamayacağını sordular, yani, düşünce kanunlarımızda köklü bir
değişiklik yaparak. Birisi bakana kadar pozisyonları karmaşık
olan atomlar yerine, belki de dünya pozisyonları her zaman
belirgin olan atomlar içeriyor ama biz bu atom pozisyonları
hakkında ancak Boole mantığı dışında bir mantık kullanarak,
konuşabiliyoruz.
Kuantum mantığı yaklaşımı kuantum yorumlamasının bazı
problemlerini çözmekte, fakat birçok problemi de el değmeden
bırakmaktadır. Kuantum mantığının şu anda hala ilk
aşamalarında olduğu görülmektedir: atom davranışının baştan
sona hazırlanmış grameri yerine çekingen bir öneri
yapılmaktadır.
Rockefeller Üniversitesi fizikçilerinden Heinz Pagels, eğer
kuantum mantığını dünyanın gerçek mantığı olarak kabul eder ve
kendimize bu yeni yöntemle düşünmeyi öğretirsek, bu durumda
kuantum mekanizmasının mantıklı geleceğine, fakat günlük
dünyanın anlamlı olmaktan çıkacağına işaret ederek bu
yaklaşımı eleştirmiştir. Boole mantığı dışındaki bu projenin
en büyük boşluklarından biri, mantıksız atomlardan yapılmış
bir dünyanın, bu tür atomlar sayısı büyüdüğü zaman bizim
tanıdığımız sıradan mantık dünyasına nasıl dönüştüğü
problemidir.
6-
NEO REALİZM
Atomlar ve diğer kuantum varlıklarının gözlense de
gözlenmese de daima kesin pozisyonlarının olduğunu düşünerek
ölçme problemini çözüme ulaştırmak için yapılan diğer bir
girişim, Fransız fizikçi prens Louis de Broglie ve
İngiliz-Amerikan fizikçi David Bohm'un
"Pilot dalgası"
yaklaşımıdır. Broglie-Bohm yaklaşımı kuantum fiziğin temeli olarak
sıradan gerçeklik kavramını yeniden canlandırdığı için bu
duruma "Neo realizm" adı verildi.
Neo realist yaklaşımın ana sorunu sıradan partikül
davranışlarının kuantum gerçeklerini açıklamaya yetecek kadar
çılgın olmayışıdır. Eğer atomlar gerçekten sıradan
partiküllerden yapılmışsa, o zaman onların kuantum
gerçeklerinin talep ettiği kadar garip davranmasını sağlayacak
bir yöntem bulunmalıdır. Neo realist düzende partiküller
sıradandır ve dünyanın tüm kuantum garipliği pilot dalgası
denilen bir varlığa havale edilmiştir. Pilot dalgası,
yerçekimi gibi alanı içindeki tüm partikülleri etkileyen
sıradan güç alanlarının aksine, sadece bir partiküle eder: her
partikülün, evrendeki tüm diğer partiküllerin konumunu
algılayan sadece kendisine ait özel bir pilot dalgası vardır.
Pilot dalgası özel partikülünü güç uygulayarak değil, bir
radar ışını gibi "bilgi" sağlayarak yönlendirir. Ayrıca, bir
partikülün kişisel pilot dalgası hesaplandığında, o partikülün
daha basit dalga fonksiyonu anlamında hareketinin geleneksel
kuantum açıklaması ile karşılaştırıldığı zaman son derece
karmaşık olduğu görülür.
Bu Neo-realist önerme fiziği, birisi bakana kadar gerçekten
orada bulunmayan partikülleri mistik kavramlarından kurtardığı
için, her partikülün boşluktaki yolculuğunu kişisel dalgalarla
yönlendirmesi fikir olarak çok cazip görünebilir. Fakat pilot
dalgasının iki özelliği fizikçilere itici gelmektedir ve bu
düşüncenin kolaylıkla kabul edilmesini engellemiştir.
Pilot dalgası sadece bir partikülü etkilediği için prensip
olarak gözlemlenemez. Pilot dalgalarının varlığı ve şekli, her
biri ilgili partikülün hareketini etkilediğinden, dolaylı yol
haricinde bağımsız olarak teyit edilemez. Buna ek olarak, bu
dalganın partikülüne tüm evren hakkında doğru olarak
güncelleştirilmiş bilgi vermesi için sinyalleri ışıktan daha
hızlı iletebilmesi gerekir. Birçok fizikçi Neo-realist
yaklaşımın yaratıcılığı ve felsefi basitliğini takdir etmekte,
fakat 1080 karmaşık süper luminal radar alanlarının (evrende
her partikül için bir tane) dünyaya nüfuz ettiği, bunlardan
hiçbirinin gözlemlenemediği kavramını hazmedememektedir.
Fizikçiler, prensip olarak gözlemlenemeyen varlıkları
sevmezler: görünmeyen pilot dalgaları, onlara toplu iğne
başında dans eden aynı derecede görünmez ortaçağ masal
perilerini hatırlatır. Einstein süper luminal hareketlerin
zaman makinesi yapmak için kullanılabileceğini gösterdiği için
fizikçiler ışıktan hızlı hareket eden şeyler konusunda da
huzursuzluk duyarlar. Neo realistler ikinci itirazın birinci
tarafından iptal edildiğini belirlemekte gecikmezler. Pilot
dalgası gözlemlenemezse, o zaman süper luminal hareketleri de
Einstein'ın zaman makinesinde kullanılmak üzere mevcut olamaz.
|