Kimse bakmadığı zaman
atomun ne yaptığı sorusunu açıklamak ve kuantum ölçme
problemini çözmek için bilim dünyasında en azından
sekiz
farklı kuantum gerçekliği resmi öne sürülmüştür.
1-
Derin gerçeklik yoktur
2- Gerçek gözlemle yaratılır
3-
Bölünmemiş bütünlük 4-
Bir çok dünya yorumu
5- Kuantum
mantığı
6- Neo Realizm 7-
Bilinç gerçekliği yaratır
8- Çift katlı dünya
“Bir kuantum
sıçraması sırasında gerçekten ne olur?”
Bilim dünyasının araştırıp ortaya koyduğu bu sekiz gerçekliğe
kısaca bir göz atmak, kuantum fiziğini anlamak konusunda bize
bilimsel bir açı da sunacaktır. Kuantum gerçekliğini günlük
yaşama indirgeyebilmek için bilimin verilerini temel
kaynaklarımız kabul ederek yola koyulmamız, kuantum fiziğinin
felsefi yorumlarını yapmak açısından çok yararlı ve günümüz
anlayışına uygun olacaktır. Önce bilimsel veri sonra
bilim felsefesi ve ardından günlük yaşama indirgeme; diğer
disiplinlerle olan bağlantıları çözme ya da yapılandırma, bir
sıra takip ettiğinde kuantum gerçekliğini anlama
açısından araştırıcının da anlayışını kolaylaştır diye
düşündük.
7-BİLİNÇ GERÇEKLİĞİ YARATIR
Yirminci yüzyılın en
önemli entelektüel şahsiyetlerinden biri de Macaristan
doğumlu matematikçi John von Neumann'dır. Von Neuman saf
matematik alanındaki katkılarına ek olarak, rasyonel oyunlar
olarak yorumlanan ekonomik ve politik davranışlar
çalışmasını başlatmış, kendisi kopyalayan robotlar konusunda
ilk teoriyi oluşturmuş ve saklanan programlı bilgisayar
kavramını icat etmiştir. Bilgisayar bilimi alanındaki
katkıları öylesine önemlidir ki, bir kerede tek komut
alabilen sıradan bilgisayarlara hala
"Von Neumann
makineleri" denmektedir.
1930'ların başlarında Von Neumann matematiksel zihnini
yeni gelişmekte olan kuantum fiziğine yönlendirdi. Von
Neumann, Bohr ve Heisenberg'in gevşek atılmış ilmeklere
benzeyen kavramlarını sağlam bir şekle soktu ve kuantum
teorisini, bugün hala bulunduğu, Hilbert Boşluğu denilen
incelikli bir matematiksel konuma yerleştirdi.
(Sonsuz boyutlu Hilbert boşluğu,
sıradan üç boyutlu boşluğun tersine, bir atomun kuantum
olasılıklarının tamamını bir seferde içine alabilecek kadar
geniştir.) Von Neumann, birçok bilim adamı tarafından
"kuantum teorisinin incili
olarak değerlendirilen “Kuantum
Mekaniğinin Matematiksel Temelleri” adlı kitabında,
pek çok fizikçinin yüzleşmekten korktuğu veya çekindiği
kuantum ölçüm problemini teşhir etti ve açıkça saldırdı. Von
Neumann "kuantum İncil" inde Kopenhag görüşündeki dünyayı
iki parçaya ayırma fikrine karşı çıktı. Kuantum varlıkları
(olasılık dalgaları) ve klasik ölçüm aletleri (belirgin
özellikler taşıyan gerçek nesneler). Von Neumann, Bohr
takipçilerinin dünyayı temel olarak farklı iki parçaya
ayırmakla yanlış yaptıklarına inanıyordu.
Von Neumann'a göre dünyamız tekti, ikiye ayrılmamıştı. Tek
doğası vardı ve bu doğa kesinlikle klasik değildi. Ancak,
eğer dünya von Neumann'ın düşündüğü gibi tamamıyla
kuantum-mekaniksel ise, kuantum teorisinin, fiziksel
özelliklerinin her biri için her zaman kesin bir değer
taşıyan gerçek nesneler koleksiyonu olarak değil, olasılık
dalgaları anlamında açıklanması gerekir. Orada hiçbir şey
gerçekten olmaz; her şey gerçekliğin eşiğinde sonsuza kadar
tereddütte kalır. Gerçek dünyayla karşılaştırıldığında,
klasik fizikteki eski moda kesin
"evet veya hayır" dünyasına
göre kuantum dünyası belirsiz "belki"
lerden kurulmuş bir
masal ülkesine benzer.
Von Neumann'ın bütünüyle kuantum dünyasındaki ölçüm
problemini çözmek için "dalga fonksiyonunu yıkacak",
belirsiz kuantum olasılıklarını kesin gerçekliklere
döndürebilecek yeni bir şeyin eklenmesi gerekir. Fakat von
Neumann tüm fiziksel dünyayı olasılıklar olarak açıklamaya
zorlandığı için, bu belkilerden bazılarını gerçeklere
çeviren süreç fiziksel bir süreç olamaz.
Dalga fonksiyonunu yıkmak için fizik dışından yeni bir
sürecin (olası değil gerçek) dünyaya girmesi gerekir. Dalga
fonksiyonunu yıkabilecek gerçekten var olan ve fiziksel
olmayan uygun bir varlık bulmak için beynini zorlayan von
Neumann sonunda bu işe uygun olacak bilinen tek varlığın
bilinç olduğu kararına tereddütlü olarak vardı. Von
Neumann'ın yorumuna göre dünya; herhangi bir bilinçli zihnin
dünyanın bir bölümünü her zamanki belirsiz durumundan gerçek
var olma durumuna yükseltmeye karar vermesi dışında, her
yerde saf olasılıklar durumunda kalır. Von Neumann'ın
düşüncesi (fiziğe dayanan) Piskopos Berkeley'in düşüncesine
(teolojiye dayanan) çok yakındır. Dünyadaki hiçbir şey bir zihin
tarafından algılanmadıkça gerçek değildir. İrlandalı
piskopos şöyle demişti:
"Dünyanın kudretli çerçevesini oluşturan bütün bu bedenler,
bir zihin olmadan öze sahip olamaz."
Von Neumann profesyonel bir matematikçi olarak onun
mantıklı savlarını nereye giderse gitsin cesurca takip
etmeye alışkındı. Fakat burada kendi mantığı özellikle tuhaf
bir sonuca vardığı için profesyonelliği açısından ciddi bir
sınavdan geçiyordu. Fiziksel dünya tam anlamıyla gerçek
değildi, ancak çok sayıda bilinç merkezlerinin davranışları
sonucunda şekilleniyordu. İşin komik tarafı, bu sonuç
zihnin derinliklerini özel bir ortamda mistik bir şekilde
inceleyen başka bir dünyadan değil, oldukça başarılı ve
dünyanın tamamen materyalistik modelinin mantıksal
sonuçlarını çıkaran dünyadaki en pratik matematikçilerin
birinden geliyordu yani Von Neumann’dan. |